ANA SAYFA
Milli Mücadelede İlk Kurşun
Milli Mücadelede Kuzuculu
Ermenilerin Türklere Attığı İftira
Sanat Gavur İcadı
Kuzuculu Kuvayı Milliye Teşkilatı
Hacı Emin Hoca (Küçük) Ve Çetesi
Kara Hasan Paşanın Kuzuculu Çeteleri
Kuzuculunun Tarihi
Kuzuculuyu Kuran ve İlk Yerleşen Sülaleler
Keçelinin Tarihçesi Ve Kurucular
Örencik Köyünün Kuruluşu
Kuzuculu Resim Galarisi
Kuzuculuda Örf ve Adetler
Belediye Başkanlarımız
Kuzuculu Belediyesi Ve Önemli Telefonlar
Kuzuculuya Gelen İlk İcadlar
DOST SİTELER
1.LİG PUAN DURUMU
FIKRA
OSMANLI PADİŞAHLARI
MAGAZİN
SPOR
BARIŞ AKARSU ANISINA
OTO SHOW
KOMİK GİFLER
KOMEDİ RESİMLER
VARMISIN YOKMUSUN
SMS SÖZLERİ
RESİM GALERİSİ
BİLİYORMUYDUNUZ
BULUŞLAR VE İCATLAR
ÇANAKKALE HİKAYELERİ
TİTANİC İN SIRRI NEYDİ
OKUYUN VE DÜŞÜNÜN
ÖZGÜRLÜK HEYKELİNİN BİLİNMEYEN HİKAYESİ
KÖROĞLU DESTANI
GURUP HEPSİ YALAN
ZÜLFÜ LİVANELİDEN ŞOK İDDİA
KONUŞAN BEBEKLER
KOMİK FUTBOL RESİMLERİ
İSRAİL ZULMÜ(+18)
BEBEĞİNİZE GÜZEL İSİMLER
LİNK
RADYO KÖRFEZ CANLI
CANLI OKEY
UZAYDAN EVİNE BAK
SON DURAK
MEVLANANIN 7 ÖĞÜDÜ
html kodları
YABANCI MP3 İNDİR
EN LERİN LİSTESİ
ÖNEMLİ RESİMLER VE HABERLER VE BAŞKA ŞEYLER
KOMİK YAZILAR
BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ
İSMAİL YK BAS GAZA
KAMERA ŞAKALARI
SİNEMA İZLE
ÇOK GARİP
VİDEO DÜNYASI
Sayaç
PROGRAM İNDİR
intro
DJ LİK YAP
Yeni sayfanın başlığık
TÜRKAN SAYLAN KİMDİ
FACEBOOK KAPANACAK
Ercan DEMİREL
Yeni sayfanın başlığı22
DÖRTYOL RADYO KÖRFEZ
Yaşar TOKSOY
 

OKUYUN VE DÜŞÜNÜN

Standart Lütfen Okuyun!!! ((YIL 2020))


NEDEN BABA

Yıl: 2020
kızım 6,
ben 36 yaşındayım...

'Baba bizim bayrağımızda sizin zamanınızda Ay-yıldız varmış neden şimdi
haç işareti ve anlamını bilmediğim renkler var?

2 arkadaş okulda tavan arasında eski bir atlas bulmuştuk, o atlasta
gördük daha önce Edirne'den Kars'a kadar Türkiye toprağı imiş, şimdi neden
o haritanın 1/5'ine Türkiye diyoruz?

Eskiden her mahallede 1–2 cami varken, şimdi neden her ilde bir cami var, dedem bahsetmişti daha önce ezan denen bir şey varmış, günde 5 defa camilerden okunurmuş şimdi bu çan sesleri ne baba?

Filistinlilerin zamanında topraklarını parça parça satarak İsrail'in kurulmasına sebep olduklarını hiç mi bir yerde okumadınız da, topraklarımızı sattırıp şimdi bu ufacık alana bizi hapsettiniz? Siz atalarınızdan böyle mi aldınız bu toprakları?
emaneti böyle mi korudunuz? Günden güne topraklarımız satılırken siz uyuyor muydunuz baba?

Baba küçükken herkesin beni Ayşegül diye çağırdığını hatırlar gibiyim şimdi neden bana Angel diyorlar, beni kulağıma Angel ismini ezanla sen mi SÖYLEDİN?

Bizim evin önünden tanklarla geçen Amerikan askerleri kim baba? Her gün bize hakaret ederek ve sizi her gördükleri ye! rde coplayarak demokrasi! mi getirdiler
baba? Bize okulda demokrasinin tanımını daha farklı öğretiler sanki

Elime geçen gün bir kitap geçti baba, senin gençliğinden kalan. Biz Ankara'ya taşınmazdan önce memleketimizin ismi Gaziantep'miş ve 6317 şehit vererek 'Gazi' lik ünvanını kazanmış. Neden şimdi oraya kürdistan diyorlar baba. Baba hani sizlere kürtlerle Türkler kardeştir demişler, peki kardeşlerim neden bizi öldürüp ülkemizde ayrı devlet kurdular.

Baba o kitapta Atatürk diye birinden de bahsetmişti. O her kimse 1933'te Bursa'da bir nutuk vermiş, ben şimdi bile ne kastettiğini anlayabiliyorken, sizin gençliğiniz bu kadar mı cahildi de o uyarıları dikkate almadınız?

Şimdiki kürdistan toprağında yer alan Süleymaniye'de askerimizin başına çuval
geçirmişler ve sen o dönemde gençtin, hiç mi kanın donmadı baba? Neden
hesap sormadınız? Bunları görmezden gelen yöneticilerinize?

O az önce bahsettiğim Atatürk size bir hitabe yazmış ve sizi hain yöneticilere ve uşaklara karşı uyarmış ve hitabenin sonunda da 'Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur' demiş. Baba kanınız o kadar bozuk mu ki ülkemizi bu hale getirenlerin yakasına yapışmadınız ?

Baba Türkiye'li ne demek? Biz Türk çocuğu değil miyiz? Soyumuz belli değil mi bizim? O kitapta okumuştum 'Ne mutlu Türküm diyene' yazıyordu. Peki, baba ben neden mutlu değilim? Türküm demek suçsa ve kötü bir şeyse siz eskiden neden
söylerdiniz?

Baba biz Kurtuluş Savaşı denen bir şey yaşamışız. Kitaba göre dünyanın gördüğü en şanlı savaşmış ve o savaşta 4 milyon şehit vermişiz. Madem bu vatandan
bu kadar kolay vazgeçecektiniz de neden o kadar şehit verdiniz?

Hiç mi kitap okumadınız? Hiç mi sizi uyaran olmadı, hiç mi göremediniz ülkemizin peşkeş çekildiğini? eğer farkında olduysanız ve duygusuzca evinizde oturduysanız sizin o hainlerden ne farkınız kaldı? Allah'ın huzuruna hangi yüzle
çıkacaksınız baba. 'Vatan sevgisi imandandır' diye bir hadis varken hadi diyelim ki
Türklüğünüzden vazgeçtiniz bari İslam'ın emrine uysaydınız.

Senin eski cd'lerden dinledim baba, bizim de bir İstiklal Marşı'mız varmış. O marşı yanlızca körü körüne mi ezberlediniz? Atalarımız sizi her fırsatta uyarmış,
demiş ki 'Ey Türk titre ve kendine dön'. Baba ne zaman titreyeceksiniz? Ankara'yı da kaybettikten sonra mı? Bundan 13 yıl önce titremediyseniz eğer artık hiç bir şey titretemez sizi.

Baba sen son bağımsız olan Türkiye Cumhuriyetini gördün.'Ya devlet başa, ya kuzgun leşe' diyebilecek bir Hasan Tahsin, bir Şehit Şahin, bir Sütçü İmam yok
muydu aranızda? Yazıklar olsun baba sizin gençliğinize!

Bu günleri göreceğime hiç doğmasaydım baba. Türklüğünüzden utanmadınız hiç olmazsa insanlığınızdan utansaydınız baba. Bu vatan göz göre göre altınızdan
kayarken hiç olmazsa ŞEREFİNİZLE ÖLEMEDİNİZ Mİ?


Ya Sizin Kızınız Size Ne diyecek
İnanı yazarken bile gözlerimden yaslar akıyor yazıklar olsun bize'' 

ÇOK İLGİNÇ:



yil 1910..

franr yeni buluslari olan ucagi tanitmak icin tum uluslardan
katilimcilari davet ederler...

herkes boyle bir icatin gerceklesmis olmasi nedeniyle saskin ve
meraklidir...

donemin osmanli hukumetine de katilimci icin haber gonderilmis...

hukumet icatlara oldukca merakli olan ali riza pasa yi gonderelim o
meraklidir demisler...
ve derhal saraya cagirmislar...

kendisine franrin bulusundan bahsetmisler ve osmanli yi temsilen
gitmesini istemisler...

ali riza pasa bu nu biz yapmaliydik demis icinden hayiflanarak...

yalniz demisler pasa ya davet 2 kisilik yanina 1 kisi daha al onu da sen
belirle demisler...

ali riza pasa biraz dusunmus ve bir delikanli var onu gotureyim demis...

neyse ali riza pasa ve delikanli paris'in yolunu tutmuslar...

paris'te otel e yerlesmisler...ve bulusun gosterilecegi gun kalabalik
meydan ve pist herkes merakla

bekliyor..derken pilot hazirliklarini yapiyor...ustune mont giyiyor birde
gozluk takiyor...ucak havalaniyor...

parendeler taklalar manevralar muthis bir gosteri... piste
iniyor... lar arasinda iniyor ucaktan...

herkes kiskanc ama saskin .... bir yetkili bir gonullu istiyor..pilotun
arkasinda ona eslik edebilecek cesareti olan..

bizim delikanli atiliyor.. ben ben... tamam, deniyor ve delikanliya gozluk
ve mont veriliyor...

delikanli montu giyiyor gozlugu takiyor.. kalabaliktan siyrilmak uzere iken
ali riza pasa kolundan tutuyor..

bosver sen binme birak baskasi binsin diyor...neden diye soruyor delikanli
birsey mi hissettiniz.. yok, sen yine de

binme evlat diyor... derken baskasi biniyor ucaga..ucak havalaniyor
delikanli ofkeli pasa ya ... parandeler..manevralar.. derken ucak alev
topuna donuyor ve piste cakiliyor..2 olu...

delikanli pasaya bakiyor hayretler icinde... pasa magrur ve mutlu bir
insani kurtardigi icin...ama bir baskasi olmustu....

ama kurtardigi bir insan degildi....

bir ulustu...

cunku delikanli mustafa kemal ataturk' tu....





UYAN TÜRK EVLADI UYUMA UYAN
30 KUPONA ALINMADI BU VATAN

BU UNUTULUR MU ? (Ama malesef unuttuk..

Birinci Dünya Savaşı'nda Ingilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kismi da Mısır'ın Iskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi.

Kampın tam adı, 'Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı' idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tumen'in 48. Alayı'na baglı Osmanlı askerleri tutuluyordu.

12Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, agır hakaret ve aşagılamaya maruz kaldılar.

Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi...

Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan, yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kamplarin Ingiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi. Savas bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, Ingilizler'in işine gelmiyordu. Cünkü, olasi yeni bir savasta, bu askerlerin yeniden karşılarına cıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, Ingilizlerin beyinlerine işlenmişti.

Çözüm toplu katliamdı... Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin cok uzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyorlardı. Ancak Ingiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarina izin vermiyorlardi. Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez Ingilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Cünkü gözler yanmıştı...

Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu. Bu vahset, 25 Mayis 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan Ingiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması icin TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler.

Tabiiki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı. Bu hesap sorma işide unutuldu gitti.

Ama onlar unutmuyorlar...

Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar. En üzücü olanı da malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına çanak tutması...


ŞEHİTLERİMİZE SAYGINIZ VARSA 3 dakikanızı almaz bu yazıyı arkadaşlarınıza göndermek.

ERMENİLER SOYKIRIM YAPILDI DIYE DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIYOR BİZİM TARİHİMİZDEN HABERİMİZ YOK.





SENİ MİLLETİN ÇOBANI SANMIŞTIM

İhtiyar dervişin biri,padişah II.Selim'in sarayı kapısına gelerek yüksek sesle:
-Çobanı göreceğim,diye bağırmaya başlar.Saraya adamları:
-Haydi,işine git.Senin çoban dediğin dağlarda olur.Burası Padişah sarayı,derlerse de derviş,bildiğinden şaşmaz:
-İlle çobanı göreceğim!diye ısrar eder.Nihayet padişah,içlerinden gürültüyü duyarak,dervişi yanına çağırır:
-Ben nede çoban oluyormuşum,anla bakalım,der.derviş ona bir bakar ve başını çevirir:
-Demin yanlışlıkla öyle bir söz sarf etmişim.Ben seni,gerçekten millet sürüsünün çobanı sanmıştım.Fakat gördüm ki,kapındaki çomarlara bile söz geçiremeyen bir zavallı imişsin.Seninle görülecek işim yok.Allah' ısmarladık...

FAZLA BAHŞİŞ

İstanbul'u aldıktan sonra Fatih Sultan Mehmed'e birçok şair kaside sunup bahşişlerini alırmış.Onlardan biri olan Trükmen saz şairinin beyti ise şu şekildeymiş:
Devleti Hünkarım,sabahınız hayırlı olsun.
Yediğin bal ile kaymak,güzergahınız çayır osun.
Padişah söz konusu şairin bu mısralarını çok beğenmiş ve ona iyi bir bahşi vermiş.
Padişahın adamları bu işe şaşırmışlar ve:
-Padişaıhm,demişler daha iyi şiirlere çok az bahşi verdiğiniz hale buna neden çok bahşi verdiniz?
Şöyle cevap vermiş Fatih Sultan mehmet:
-Bu şair diğer şairlerin hepsinden daha samimi ve yalandan arınmış.Zavallı ömründe hiç iyi yemek ve yumuşak bir yatak görmemiş.En iyi yemeğin bal ile kaymak,en iyi yerin ise çayır olduğunu sanıyor.

MEVLEVİ

Mısır seferinden döneerken Yavuz Sultan Selim Konya dolaylarında mola verir.
Bu sırada korkunç bir kasırga çıkar.Herkes,yerden klkan tozların döne döne yükselişini hayretle seyreder.Padişah,bu durumu çok değer verdiği,her zaman yanında bulundurmaktan zevk aldığı büyük alim Kemal Paşazade'ye sorar:
-Bu neyin nesidir,hocam?
Hoca şu cevabı verir.Yavuz Sultan Selim':
-Burası bildiğiniz gibi Mevlana'nın şehridir efendim.Taşı toprağı Mevlevidir.
İşte böyle gördüğünüz gibi durmadan dönerler.

ADAMA GÖRE ADAM GÖNDERİRLER

Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralı’na gönderilen İncili Çavuş’un elbisesinin bazı yerlerinde yama varmış.Kral kıyafetinden dolayı yadırgadığı İncili Çavuş’a:
-Bana senden başka gönderecek adam bulamamışlar mı?diye sormuş.
Bu soruya İncili Çavuş şu cevabı vermiş:
-Osmanlılar,adama göre adam gönderirler.Beni de sana göndermelerinin sebebi bu olsa gerek.

ASSANIZ OLMAZ MI?

Padişahın isteği üzerine bir gün İncili Çavuş,vezirlerden birinin taklidini yapmış.Taklidi yapılan vezir bunu duyunca çok kızmış ve:
-Ben onu öldüreyim de aleme ders olsun,demiş.İncili Çavuş vezirin bu sözlerini işitince can derdine düşmüş ve Padişaha gidip durumu anlatmış.Padişah İncili Çavuş’a:
-Sen korkma,o seni öldüremez,eğer o seni öldürürse ben de ona kısas uygularım,demiş.
Bunun üzerine İncili Çavuş,şöyle bir istekte bulummuş:
-Aman Padişahım,o beni öldürmeden önce siz onu assanız olmaz mı?

HEP BİR AĞIZDAN KONUŞMAYIN

Padişah IV.Murat,Bağdat’ı almayı düşündüğü sıralarda devletin ileri gelenleriyle bir toplantı yaptı.
Bu toplantıda Padişah ve yakın çevresi Bağdat’ almak fikrinde birleşmişlerdi.Ordu komutanlarından biri ise kesinlikle savaştan vazgeçilmesini istiyordu.Tam o esnada dışarıdan bir merkep sesi gelmeye başladı.İşte bu anda IV.Murat,sesini yükselterek şöyle dedi:
-Hep bir ağızdan konuşmayın,ne dediğiniz anlaşılmıyor.

TALAŞ TELAŞ

Sultan III.Mustafa “telaş” ile “talaş”ı birbirine karıştırırmış.Her zaman “talaş”a “telaş”,”telaş”a da “talaş” dermiş.
Kendisini bu hususta uyarmak istemişler,ama buna kimse cesaret edememiş.
Saraydakiler uygun bir şekilde bu konuda Padişahı uyarmayı planlıyorlarmış.
Bu sırada Padişahın nedimi:
-Ben bu işi hallederim,siz merak etmeyin;ama bana bir hafta müsaade edin.Eğer beni Padişahınız soracak olursa,”Bir kaza geçirdi,evi yanıyordu,kendisi kurtuldu kurtulmasına ya biraz rahatsız.Birkaç güne kadar gelir.”deyin,demiş.Ve nedim bir hafta sonra saraya gelip Padişahın huzuruna çıkmış.Padişah:
-Geçmiş olsun,bir kaza geçirmişsiniz,anlat bakalım nasıl oldu?diye sormuş.
Nedimi,planını şöyle uygulamaya koymuş:
-Refikam bir gün patlıcan kızartmaya başlamış.Talaşları yığarak tutuşturmuş.
Talaşlar birden alev alınca hanımı bir telaş almış ki,sormayın.ne yapacağını bilemez olmuş.
Talaşlar yanınca bizimki telaşlanmış,bizimki telaşlandıkça talaşlar alevlenmiş.
Neyse efendim,alev alev talaş,bizim hanımda ise yine öylesine bir telaş ki…
Padişah nedimin sözünü keserek şöyle demiş:
-Canım,hanımın o kadar talaş etmeseydi,telaşlar bu kadar tutuşmazdı ki.

ELİNİ BİLE SÜRMEMİŞSİN

Koca Ragıp Paşa bir gün kendi adını vermiş olduğu kütüphaneye gitmiş.Bir de bakmış ki;rafların,kitapların üstünde bir karış toz,her köşeyi örümcek ağı sarmış,her taraf pislik içerisinde.
Hemen kütüphane memurunu bulup şöyle demiş:
-Tebrik ederim seni,doğrusu çok emniyetli birisin;saba teslim edilen hiçbir şeye elini bile sürmemişsin.

SİZ GELDİNİZ YA

Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa İstanbul’a gidecek olan Nedimi Şair Nihat Bey’den gelirken bir getirmesi için beyaz renkli çok iyi bir ,, istemiş.Fakat Nihat Bey eşeği almayı unutmuş.Mısır’a geldiğinde ise Paşa haklı olarak hemen sormuş:
-Nihat Bey,bizim ,, nerede kaldı_Şair şaşkınlıkla şöyle demiş:
-Vallahi unuttum Paşam,şimdi sizi gördüm de hatırıma geldi.
Paşa,aldığı cevaba memnun olmamış;ama yine de gülümseyerek şöyle demiş:
-neyse,siz geldiniz ya,artık lüzumu kalmadı.

KOLAYI VAR

İmparatorluk dönemi şairlerini en esprililerinden biri olan şair Haşmet’in(18. yykendine göre aptalca işler yapanların adını kaydettiği gizli bir defteri varmış.Kim ahmakça,akılsızca bir iş yapa adını oraya işlermiş.
Haşmet’in böyle bir defter tuttuğundan haberdar olan padişah(III.Mustafa)bir yolunu bulup bu defteri elde etmiş.Padişah zevk ve merakla bu defteri karıştırırken,aptalca iler yapanların listesi demek olan bu defterde kendi adına da rastlamış.Hemen şair Haşmet’in huzuruna çıkarılmasını emretmiş.Şair karşısına çıkınca vakit kaybetmeden paylamaya başlamış:
-Bu ne küstahlık!Sen nasıl oluyor da benim adımı böyle aptallar listesine kaydediyorsun?
-Efendimiz sakin olunuz,izah edeyim.Siz geçenlerde baş seyise yüklü bir para vererek cins bir Arap atı almaya gönderdiniz.O kadar parayla Arabistan’a gönderilen kimse artık geri döner mi?Bunu için sizin adınız da orada bulunuyor.
-Peki ya baş seyis geri dönerse?
-Kolayı var efendimiz,sizin andızı siler onunkini yazarız…

YÜZÜK TAŞI

19.yy. alim ve şairlerinden Gaziantepli Hasırcızade Mehmet Ağa,devrinin en nüktedan kişilerinde biriymiş.Dönemi devlet adamlarından Fuat Paşa ile de tanışıklığı olan Hasırcızade Mehmet,Paşayla görüştüğü bir gün,gözü onun parmağındaki yüzüpe takılmış.Fuat Paşa sormuş:
-Taşına mı bakıyorsunuz?
-Evet Paşam.
-Elmastır.
-Ne faydası var,yani ne getirir?.
-Yüzük taşı ne getirecek Mehmet Ağa?
-Benim de babadan kalma iki taşım var,senede yüz altın getirirler.
-Yaa ,ne taşı bunlar?
-Değirmen taşı paşam.

__________________
ASTROLOJİYE İNANMAYAN ASTRONOM;
BEYNİ BİLİP DE MİKRODALGA
ÜRETİMİNDEN HABERİ OLMAYAN
KASAP GİBİDİR



ÇÖPLÜĞE ATTILARDA MUKADDES EMANETİ
HAK BELLETTİLER HAKKA EN BÜYÜK İHANETİ

N.F.K.



KAİNATTA HER NEYE ETTİYSEM NAZAR
HİKMETİ RAHMAN GİZLİDİR.

ARADA VASITA KIRMIZI İNEK
YEŞİL OTTA BEYAZ AYRAN GİZLİDİR.



Dinisiz bilim KÖR
Bilimsiz Din Topaldır.

Albert Einstein

50287 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol